Şekerin Glikasyon Üzerindeki Etkisi ve Alınabilecek Önlemler
- Dr. Abdülmelik DÖNMEZ

- 26 Kas 2024
- 2 dakikada okunur

Şekerin insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkileri artık herkesçe biliniyor; ancak şekerin doğrudan cildimize olan etkilerini de inceleyelim.
Son zamanlarda kozmetik dünyasında "glikasyon" terimini daha sık duymaya başladık. Bazı markalar, yaşlanma belirtilerini azaltmayı vaat eden ürünlerini tanımlamak için "anti-
aging" yerine "anti-glikasyon" ifadesini kullanıyor. Aslında bu mekanizma yeni değil; 1912'de Fransız kimyager Louis Camille Maillard tarafından keşfedilen ve kendi adıyla anılan Maillard reaksiyonu olarak bilinen bir süreçtir. 1980'lerde ise glikasyonun cilt yaşlanmasındaki rolü kanıtlandı.
Glikasyon, kandaki şeker moleküllerinin vücuttaki lipitlere ve proteinlere, özellikle de kolajen ve elastin liflerine bağlanması sürecidir. Bu süreç, İleri Glikasyon Son Ürünleri (AGE) denilen maddelerin oluşumuna yol açıyor. AGE'ler ayrıca serbest radikal oluşumunu ve mikro enflamasyonu tetikleyebiliyor.

Kısacası, şeker cildimizin gençliğini koruyan temel yapı taşlarını zayıflatıyor. Kolajen lifleri cildimizin direnci ve yapısından sorumluyken, elastin lifleri esneklik kazandırıyor. Glikasyon süreci bu liflere zarar vererek cildin elastikiyetini azaltıyor ve daha sert hale getiriyor. Bu durum, sadece sıkılık kaybına değil, aynı zamanda kırışıklıkların artmasına ve cilt tonunun matlaşmasına da neden oluyor.
Bir parça çikolata yemekle elbette hemen kırışıklık oluşmaz; çünkü bu, hücresel düzeyde zamana yayılan bir süreç. Glikasyon başlangıçta yaşlanma üzerinde belirgin bir etkiye sahip değilken, zamanla kötüleşerek cilt üzerinde gözle görülür hale gelir. Bazı araştırmalar, kolajen glikasyonunun 20'li yaşlardan itibaren başladığını ve yaş ilerledikçe artarak 80 yaşında %30-50 seviyelerine ulaşabileceğini gösteriyor.
Araştırmalar, şeker açısından zengin bir diyetle glikasyon belirtileri arasında bağlantı olduğunu gösteriyor. Basit şekerlerden zengin bir beslenme, kan şekerini yükselterek glikasyon sürecini hızlandırır. Bu nedenle, basit şeker tüketimini makul seviyelerde tutmak ve kan glikoz seviyesini stabil tutmak oldukça önemli. Bu bağlamda, basit şekerleri kompleks karbonhidratlarla değiştirmek, antioksidanlar açısından zengin beslenmek ve aralıklı oruç yapmak alabileceğimiz en iyi önlemlerden.
Cilt bakım rutininiz de glikasyon sürecini yavaşlatmada önemli bir rol oynayabilir. Anti-aging ve antioksidan içerikli ürünler kullanarak glikasyon sürecini yavaşlatabilir ve glikozun kolajen ve elastin liflerine bağlanmasını engelleyebilirsiniz. Daha önce bahsettiğimiz gibi, birçok marka artık "anti-glikasyon" özellikli ürünler geliştiriyor.

Ancak glikasyonun neden olduğu hasarların geri döndürülemez olduğunu unutmamak lazım. AGE'ler bir kez ciltte oluştuğunda onları ortadan kaldıramayız. Bu nedenle, en iyi strateji, anti-glikasyonu hayatımızın bir parçası kabul edip bu sürecin cilt üzerindeki etkileri başlamadan engellemek veya azaltmaktır.
Unutmamak gerekir ki cilt yaşlanmasıyla mücadelede sadece şeker tüketimini azaltmak ve diğer anti-glikasyon uygulamaları önemli ama yeterli değildir. Güneşin UV ışınlarına maruz kalma, sigara kullanımı ve vücudun doğal kolajen üretiminin azalması gibi diğer faktörler de büyük rol oynuyor. Bütüncül bir yaklaşım benimseyerek, hem içten hem de dıştan cildinize iyi bakmak en iyisi.

Referanslar
1. Zheng, W., Li, H., Go, Y., Chan, X. H. (F.), Huang, Q., & Wu, J. (2022).
Research advances on the damage mechanism of skin glycation and related inhibitors.
Nutrients, 14(21), 4588. https://doi.org/10.3390/nu14214588
2. Verzijl, N., DeGroot, J., Oldehinkel, E., Bank, R. A., Thorpe, S. R., Baynes, J. W., Bayliss, M. T., Bijlsma, J. W., Lafeber, F. P., & TeKoppele, J. M. (2000). Age-related accumulation of Maillard reaction products in human articular cartilage collagen.Biochemical Journal, 350(2), 381–387. https://doi.org/10.1042/bj3500381







Yorumlar